Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | yerinde tutmak | retain v. |
General | yerinde tutmak | immobilize v. |
General | yerinde tutmak | immobilise v. |
General | yerinde tutmak | peg v. |
Technical | ||
Technical | yerinde tutmak | immobilise v. |
Technical | yerinde tutmak | immobilize v. |
Mechanic | ||
Mechanic | yerinde tutmak | retain v. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | semeri yerinde tutmak için atın etrafına sarılmış geniş şerit | roller n. |
General | blokla yerinde tutmak | block v. |
Phrasals | ||
Phrasals | bir şeyi yerinde tutmak | keep something down v. |
Phrasals | bir şeyi ağırlık uygulayarak yerinde/sabit tutmak | keep something down v. |
Idioms | ||
Idioms | birini yerinde/mevkisinde/görevinde tutmak | keep one in one's place v. |
Idioms | birini yerinde/mevkisinde/görevinde tutmak | keep one in place v. |
Aeronautic | ||
Aeronautic | ana roket kapatıldığında roket yakıtını yerinde tutmak için yeterli ivme sağlayan küçük roket motoru | ullage rocket n. |
Marine | ||
Marine | (gemi) demirleme yerinde tutmak | ride v. |
Dentistry | ||
Dentistry | protezi yerinde tutmak için dişi çevrelemek üzere tasarlanan bir cihaz | clasp n. |